28 Temmuz 2013 Pazar

Verona

Verona, opera, Romeo ve Juliet, sanat ve kültür şehri. Her yıl Arena di verona'da opera festivali dünyadan milyonlarca turistin yanı sıra italyanları da bu şehirde toplayan en önemli etkinliklerden biri. Gerçekte yaşamış olmalarına, sadece bir roman kahramanı olmasına rağmen Romeo' nun Juliete aşk şarkıları okuduğu balkonun yer aldığı müthiş bir şehir. Çok laf üretmek yerine bir kaç fotoğraf koymam daha iyi sanırım. Kuzey İtalya'ya gelirseniz mutlaka gezilecek bir yer. En az 2 gün ayırın. Biz hepi topu 40 dakika uzakta olduğumuzdan tekrar bir akşam kaçamağı yaparız diye burada kalmadık ama 1 günde bile müthiş keyif aldık. Geleceklere tavsiyem mutlaka Verona card almaları. 3 yerden fazlasını gezecekseniz kesinlikle daha ucuza geliyor. Kişi başı 15 Euro. 7 yaşa kadar çocuklar zaten ücretsiz. Daha büyük çocuklar için bazı yerler ücretsiz bazı yerler ise 1 euro.  Görülecek yerler listesi yapmıyorum her yeri görmeye bakın :). Fotoğraflarda da göreceğiniz gibi anlatamadığım tarihinin yanı sıra yemyeşil bir şehir burası. Şehir UNESCO dünya mirası koruması altına alınmış durumda.
Arena di Verona

Arena di Verona

Torre dei Lamberti

Torre dei Lamberti' den Verona manzarası

Verona

Juliet'in balkonu

Museo di Castelvecchio girişi

Porte Caligero

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Cittadella

Cittadella, Padova' nın kuzeyinde yer alan küçük bir yerleşim birimi. Buranın en önemli özelliği orta çağdan kalma bir kale-şehir yapısını muhafaza ediyor olması. Elips şeklinde bir hendekle çevrili yeni elips şeklindeki kale duvarları üzerinde çepeçevre yürümek mümkün. Duvarlar 14 metre yükseklikte ve toplam 1461 metre uzunluğa sahip. Kalenin 4 tane giriş kapısı var. Duvarlar sadece bir yerde tamamen yıkılmış ve o bölgeyi kısa bir köprü üzerinden geçiyorsunuz. Bu kısmın ya 16. yüzyıldaki bir kuşatmada ya da 17. yüzyılda yıkıldığı düşünülüyor. Bu bölgedeki yerleşim bronz çağına dek dayanıyor. 1220 yılında şehir bugünkü duvarlara çevrilmiş olarak inşa edilmiş. Bir süre Avusturya ya bağlı olan şehir günümüzde Padova'ya bağlı. Bizim için çok sıcak bir gün olmasına rağmen çok keyifli bir geziydi. Tabii gezimizi çocukların hoşlanacağı bir parkta sonlandırarak onlarında bizim kadar keyif almasını sağladık. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, biz canım İstanbul Surlarını ne hallere getirdik, onlar 1,5 km uzunluğunda bir suru nasıl koruyorlar. Bizde yapılan "restorasyon" rezaleti zaten evlere şenlik durumda. Güzelim Yedikule zindanlarını bile korumak bir yana konserde kullanıcam diye asfaltla, betonla kaplamayı başardık. Surların çoğu yerine girmek olanaksız, zaten tekin de değil. Böylesine bir mirasa sahip olup da bu kadar onu umursamayan, onu vahşice katleden başka bir yer var mıdır gerçekten bilemiyorum.
Bir internet sitesinden bulduğum Cittadella'nın kuşbakışı görünüşü

Cittadella giriş

Kale duvarlarına çıkış

Cittadella

Cittadella

Cittadella

Cittadella

Cittadella

22 Temmuz 2013 Pazartesi

CHIOGGIA

Chioggia, Venedik' in hemen altında (güneyinde) yer alan bir kasaba. Hafta sonları denize gittiğimiz Sottomarina' da bu kasabada yer alıyor. Chioggia kanalları nedeniyle "Küçük Venedik" olarak da adlandırılıyor. Buradan Palestina ve Lido adalarıyla Venedik'e deniz yoluyla ulaşmak mümkün. Palestina ve Lido tıpkı Sottomarina gibi plajlarıyla ünlü. Chioggia' da pazar günleri gün batımında yerliler geleneksel kıyafetleri ile  sokaklara çıkıyormuş, ancak biz 2 kadın dışında kimseyi görmedik bu tür kıyafetler le ve ne yazıkkü onlarında fotoğrafını çekmeyi akıl edemedim. Deniz mahsülleriyle ünlü bölgede gelen turistler fast food usulü dizayn edilmiş self service restoranlarda yemek yemek için uzun kuyruklar oluşturuyorlar. Küçük olmasına rağmen gerçekten görmeye değer bir yer. Bu küçük yerleşim yerinde dikkati hemen çeken St. Andrea çan kulesi Avrupanın en eski çan kulelerinden biriymiş ve üzerinde ki saat bazı kaynaklarda dünyanın eski saati olarak adlandırılıyor. Buraya arabayla gelecek olursanız vakitlice gelmeye bakın çünkü bu bölgeye araçla girilemediği için dışarda bir yerlere park ediyorsunuz ve yerler hemen kapılıyor. Biz şanslıydık ki çok yakın bir yerde park yeri bulduk.

Chioggia

Chioggia

Chioggia

Chioggia

Chioggia

20 Temmuz 2013 Cumartesi

İtalya da yaşam giderleri

Diyelim ki İtalya'ya geleceksiniz ancak haftada ne kadar harcarım merak ediyorsunuz. Buyurun şimdiye kadar olan gözlemlerimiz; (Tabii tatil amaçlı 3-4 günlüğüne turla geleceklere pek hitap etmeyebilir, ben evde uzun süreli kalışlar için bilgi veriyorum)
1- Öncelikle ev kirasını cebinize koyun. Ev için ekstra masraflar var mı mutlaka öğrenin ve bunun için gerekli parayı da hazırlayın (örn, ev kirasına su parası ya da ısınma/soğutma giderleri dahil mi vb..)
2- Alışverişin olmaz sa olmazı beslenme. Bunun için açık pazarlar var. Mutlaka kaldığınız yerdeki açık pazarları öğrenip oradan alışveriş yapın. Hem çok taze hem bol çeşit hemde ucuz. Haftalık sebze/meyve gideriniz 4 kişilik bir aile için 10-15 eur civarı.
3- Alkollü içecekler genelde çok uygun (viski 5-10 eur, votka 3-10 eur, bira 0,5 - 3 eur arası).Alkolsüz içeceklerde (süt, meyve suyu) 0,5 eur-1,5 eur civarında (litresi)
4- Kıyafet alışverişi pahalı gibi gözükmesine karşın, genelde turistlerin hücum ettiği yerler değilde ara sokakları keşfederseniz uygun fiyatlara çok daha kaliteli ürünler bulmak mümkün. İtalyanlar kıyafet alışverişleri için de sıklıkla açık pazarları tercih ediyorlar. Ürünler hakikaten çok uygun ama almadığımız için kalitesini bilemiyorum. (Biz kıyafetlerimizi Milanoda özel moda evine diktiriyoruz ondan pazardan almadık , şaka şaka biz gerekli tüm kıyafetleri yanımıza almıştık).
5- Market alışverişi için tavsiyem farklı marketleri kıyaslamanız. Turistik merkezlerde 2 eur fiyatında bir ürün bu bölgenin dışında bir markette 0,5 eur olabiliyor (mantık bizle aynı turist kazıklanır :) ). (Ins supermercato iyi bir seçenek ama Padova dışında var mı bilmiyorum)
6- Temizlik ürünleri gerçekten çok ucuz (deterjan, sabun, şampuan vb..) (Aqua & sapone mağazaları iyi fiyatlı ve bol çeşitli, önünden geçerseniz bir katalog alıp fiyatlar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz)
7- Parfümeri/kozmetik markasına göre değişen fiyatlarda (çok ucuzdan anormal pahalıya kadar her şey var). Sephora Fransa'dan da bildiğim ve sevdiğim mağazalar arasında.
8- Müze/saray/villa girişleri = tek kelime ile pahalı, mutlaka turism office'den turist kartları sorun. pek çok yeri çok daha ucuza ziyaret edebilirsiniz.
9- benzin/dizel: bizden ucuz ama benzin istasyonları farklı fiyatlara satıyorlar. Self service istasyonlar ve otoban dışındakiler daha ucuz. (örneğin son aldığım dizel 1,59 eur/litre fiyattaydı)
10- Son olarak rahatınızı bozmadan, yiyip-içip, gezip kira hariç ayda 200 eur ile geçinebilirsiniz. Tabii bu rakam sizin ne kadar alışveriş delisi olduğunuza da bağlı :)

18 Temmuz 2013 Perşembe

Trieste

Trieste, İtalyanın kuzeyinde tam sınırda nefis bir liman şehri. 13 Temmuz Cumartesi günü Padovadan 2,5-3 saatlik bir yolculuktan sonra Trieste'ye varıyoruz. İlk hedef hemen girişte yer alan  "Castello di Miramare". Sade dış mimarisine tezat inanılmaz bir iç mimari ve dekorasyona sahip yapı yine harika bir bahçenin içinde yer alıyor. hava çok sıcak, bizim karnımız aç, ve çocuklar denize girme telaşında olduklarından bahçeyi pek gezemedik. Oradan şehre indik. İlk durağımızda yer alan turist bürosundan aldığım bilgi doğrultusunda şehir içinde park yeri aramaktansa hemen girişteki katlı otoparka arabamızı park ettik ve yürüyerek şehir merkezine indik. Şehir tabii ki Padova dan çok daha büyük. Bu büyüklük biraz daha çevre kirliliği, artmış dilencilik ve artmış fakirlik olarak dikkati çekiyor. Fakirlikten kastım halkın fakir olmasından ziyade evsizlerin sayısındaki artış. Doğrusu Padova'da hiç rastlamadığımız, yaşamını çöp kutularından çıkanlarla idare eden insanlara epeyce rastladık. Tabii eğer Trieste'ye turla falan gider, direkt şehir merkezine girerseniz bu görüntüleri de görmezsiniz. Şehir merkezi müthiş bir mimariye sahip. Her bina ayrı ayrı birer sanat eseri durumunda. Bir liman şehri olmasına rağmen denizin inanılmaz derecede temiz olması ise ayrıca şaşırtıcı. Dahası burası su altı zenginlikleri, canlı çeşitliliği nedenleriyle koruma altına da alınmış durumda. Trieste'de ki binalar vb hakkında bir şey yazmıyorum. Çünkü internette burayı ziyaret etmek isteyenler için bilgi çok.
Trieste yolunda

Castello di Miramare

Trieste -detay-

Trieste

Trieste

Trieste

Trieste

14 Temmuz 2013 Pazar

İtalya'da araba kullanmak ve parketmek

Buraya gelmeden önce en çok merak ettiğim konulardan biri bu olduğu için gelmek isteyenlere bilgi kaynağı olsun diyerek bu  kısmı yazıyorum.
İtalya'da hız limitleri otobanda 130 km/saat, şehirlerarası yollarda 90 km/saat, şehir içinde 30-50 km/saat (yerine göre). Ancak daha ben buna uyan görmedim :). Bir yabancı olarak yine de ben kurallara uymayı tercih ediyorum. Nede olsa bizim para birimimize çevirince oldukça yüksek rakamlara ulaşacak olan trafik cezalarıyla karşılaşmak istemem.
Otobanlar oldukça pahalı. Otobana girince bizdekiyle kıyaslanmayacak kadar yüksek bir bedel ödemeye hazır olun. irişte aynen bizim otobanlardaki gibi kart alıyorsunuz. Çıkarken aşağıdaki resimde sağda görünen gişelere giriyorsunuz. Görevli genelde yok. Aracı otomatın yanına getirip kartı yerleştirin, ekranda yazan bedeli açılan bozuk para çekmecisine atarak ya da kağıt para bölmesine yerleştirerek ödeyin. Bu kadar basit. Bozuk para çekmecesine isterseniz 1 avuç bozukluğu aynı anda atın. Onları teker teker alıyor. O nedenle tek tek uğraşmaya gerek yok.

Birde otobanda tepedeki elektronik uyarı levhalarına çok dikkat edin. Hem ilerde bir kaza ya da trafik sıkışıklığı varsa sizi bilgilendiriyor böylece hızınızı ayarlıyorsunuz, hem de yol kapalıysa bilgi veriyor. Örneğin dün Trieste dönüşü 1 saatlik yolum kalmışken çalışma nedeniyle otobanı kapamışlar, benim yolum 3 saat uzadı. Yolların sık sık kapalı olduğuna şehir içinde de denk geliyorum. Bir yere yetişmeniz gerekiyorsa bu uyarıyı mutlaka dikkate alarak yola çıkın. Yol boyunca özellikle otoban ve şehirlerarası yollarda sık sık normal hız limitlerinin altında hız limiti levhaları dikkatinizi çekebilir. Örneğin 130 km/saat hızla ilerlediğiniz bir yolda aniden 50 km/saat uyarısı görebilirsiniz. Bu levhaların altında "in caso di nebbia" uyarısı yer alır. Bunun anlamı sis halinde uyulması gereken hız limitidir. Sis yoksa 130 'la devam edin. Sis varsa ve göz gözü görmüyorsa zaten km 130'la gidecekse bu levhaları koymuşlar anlamadım.

Park problemi

Araba sürmek ya da sürmemek. Bütün mesele gerçekten de bu. Çünkü sürmemek demek park etmek demektir ve İtalya'da park etme işi tam bir deli saçması. Park yerleri mavi veya beyaz çerçevelerle işaretlenmiş ve mutlaka park tabelası var. Beyaz işaretli yerler ücretsiz ancak mavi işaretliler paralı.
Beyaz işaretli alanlara araba park etmek demek oraya öylece arabamı bırakırım canı isteyince de alırım anlamına gelmiyor. Her park alanında (ki burada alan denince özel park yerlerini algılamayın, yol kenarındaki boşluklar da bu gruba giriyor) park kuralları yazılı. Örneğin aşağıdaki resimde pazartesi-cumartesi arası (pazar hariç) beyaz işaretli alana 1 saat süre ile ücretsiz park edebileceğinizi gösteren bir park tabelası var. Buraya park edince aracınızda bulundurmak zorunda olduğunuz park diskini 1 saat sonrasına ayarlayıp camda görünen bir yere koymak zorundasınız. (Park diskinin resmi de altta). Eğer bu disk yoksa, ya da kasten yanlış ayarlandığı anlaşılırsa ya da süreyi aşar ve yakalanırsanız cezayı yediniz demektir.

Mavi alanlar içinse parkometreler var. Park levhasında ne kadar süre için ne ödemeniz gerektiği yazıyor. Makineye gitmeden önce aracı mavi kutucuğun tam içine park edip inince yerde yazan numarayı aklınızda tutarak makineye gidiyorsunuz. Makinede önce park alanı numarasını giriyor, OK' e basıyor, sonra kalmak istediğiniz süre karşılığı kadar parayı makineye atarak tekrar OK tuşuna basıyorsunuz. Makine aracınızı park yerinden almak zorunda olduğunuz saati gösteren bir makbuz veriyor ve y,ne onu ön camda görünecek şekilde bırakıyorsunuz. Burada en önemli nokta makinanın sadece bozuk para kabul etmesi. Bu nedenle arabada hep bozuk para bulunduruyorum.
Birde bizde olduğu gibi ücretli park alanları var. Bunlardan en basitinde girerken otabana girer gibi kart alıyorsunuz, çıkarken otomata kartı yerleştirip parayı ödüyor ve çıkarken işlenmiş kartı bariyeri açmak için kullanıyorsunuz. Benim en çok hoşuma gideni arabanın fotoğrafını çeken sistem. Girerken bariyer aracı görünce otomatik açılıyor. Arabaya park ediyorsunuz. İşiniz bitince önce otomata gidip aracın plakasını giriyorsunuz. Ekranda arabanızın fotoğrafı görünüyor ve bu mu diye size soruyor. Evet derseniz girdiğinizden beri ne kadar kaldıysanız ödemeniz gereken tutarı gösteriyor. Parayı ödeyip çıkışa gittiğinizde yine kameralar sayesinde kapıyı açıyorlar ve çıkıyorsunuz.

Birde beyaz ve mavi işaretli alanların dışında sarı işaretli alanlar da var. Bunlar park etmekten ziyade kısa süreliğine kullanmanız için ayrılmış alanlar. Diyelim ki eczaneden ilaç almanız gerekiyor. Eczane önündeki sarı işareti alana park eder, alışverişinizi yapar ve hemen oradan ayrılırsınız. O yüzden asla sarı işaretli alanlara uzun süreli park etmeyi düşünmeyin.

Bizim başımıza gelmedi ama internette okuduğum kadarıyla park yerleri civarında "yardımcı" arkadaşlara da sık sık rastlanıyormuş. Bu arkadaşlar sizden park yeri parası almaya yetkiliymiş gibi kendini göstererek dolandırma yoluna gidiyorlarmış. Siz siz olun sadece parkomatlardan yararlanın. Hatta bazen bu parkomatlar sizin park ettiğniz alandan hayli uzakta olsa bile.

İyi yolculuklar :)

9 Temmuz 2013 Salı

PADOVA-2

Padova'da günlerimiz şehri keşfetmek üzere yürümekle geçiyor. Turizm bürosundan aldığımız ve pekte işe yarar olmayan haritayla girmediğimiz tüm sokakları keşfetmeye uğraşıyoruz. Şehir küçük ama yaşayan tarih olarak adlandırılabilecek kadar harika. Dar sokaklar aniden karşınıza çıkıveren büyük meydanlarda birleşiyor. Şehirde kaybolmak neredeyse imkansız. Sokaklarda karşımıza çıkan binaların bazılarının tarihi 1000 yıl öncesine kadar dayanıyor. Diğer taraftan anladık ki bu italyanlar vaye en azından padovalılar fakir millet. Onca bina var bir tane bile çanak anten yok, eski usul tel antenleri kullanmaya devam ediyorlar. Zaten evde de 2 tane kanal var. Hoş, bizde çanak anten ve 4000 kanal var da ne oluyor. HalkTV, Ulusal kanal gibi 1-2 tv kanalının dışındakiler penguen belgeselinin ötesine geçmekten aciz. Dahası Padova da daha alışveriş merkezi (şaşırtıcı olmasın diye kısaltmasını da veriyorum= AVM) yok!!!. E haliyle şaşırdık bizde, ne yapacağımızı bilemedik. Bunun üzerine hafta sonunu deniz kenarında geçirmeye karar verdik. Hedef Sottomarina, Chioggia yakınlarında bir yerleşim birimi. Deniz fena değil ama kimsenin yüzmemesi onun yerine bellerine kadar suya girip öylece durmaları bize pek matrak geldi. Hatta Aynur bir ara arş falan okuyalım nasılsa hazırolda duruyorlar bile dedi. Yinede çocuklar çok keyif aldılar. Buradan yazacak daha çok şey var, bir dahaki sefere daha fazla yazarım.
Efe uzun süren bir gezinin ardından isyan ediyor

Sottomarina

Padova da dar bir sokak

Padova

Efe kendi gibi çığlıklar atarak koşuşturan İtalyan arkadaşıyla oynarken

Ece ve Julia, İtalyanca ya da Türkçe veya İngilizce, Fransızca..., çocuklar arasındaki ortak dil hayranlık verici. Kısa sürede birbirlerini anlamayı ve sevmeyi o kadar iyi başarıyorlar ki. 

6 Temmuz 2013 Cumartesi

PADOVA-1

Padova'da evimize yerleştik. Şehir dümdüz ve yürüyerek keşfetmesi çok zevkli. Tabii çocuklar nedeniyle ilk keşfedilen yerlerin başında çocuk parkları geliyor. Efe yaşı henüz çok küçük olduğundan pek birşeyin farkında sayılmaz. Ama Ece için buradaki yaşam onun alıştığının çok dışında. Arkadaşları, oyun oynadığı bahçesi ve hatta bisikleti bile yok. Tarih, doğa vb şeylerde bizim kadar ilgi alanı içinde değil. O nedenle önce onu ve Efeyi parklara götürerek onların gönlünü yapıyoruz. Sonra biraz biz geziyoruz biraz park dinlencesiyle onların gönlünü hoş ediyoruz. Evimiz küçük ama şirin bir çatı katı. Bir bakıma La Boheme :). Evin konumu tarihi Padova sınırları içerisinde olduğundan evden çıkınca gezecek çok yer var. Botanik bahçesi, bazilikalar, kapılar, eski yapılar inanılmaz ilgi çekici. Piazza delle Erbe ve Piazza della Frutta Palazzo della ragione'nin iki tarafında konumlu iki daimi pazar. Sabah açılan pazarlar siesta saatine dek açık kalıyor ancak saat 13.30'dan sonra siesta diyerek toplanıyor. Haftasonu ise sürekli açık gibi gözüküyor. Burada taze meyve ve sebzenin yanı sıra kıyafet de bulmak mümkün. Bir tane süper marketi (ismi PAM) bize yakın olduğu için tercih ediyoruz. Süpermarkette satın aldıklarımız için poşet istersek para ödemek zorunda olduğumuzdan alışverişlerimizi sırt çantamıza doldurmayı tercih ediyoruz. Market fiyatları genel olarak hesaplı. Şimdiye kadar  en pahalı alışverişimiz 19 eur tuttu ve bunun içinde 1 kg ayçiçek yağından 70 cc viskiye kadar herşey vardı. Ayrıca ucuz şampuan, temizlik ürünü, bebek malzemeleri, kozmetik satan dükkanlarda bol miktarda var ve fiyatlar marketten daha ucuz. Sadece alışverişi siesta saatine getirmemek gerekiyor. İtalya ekonomisinin neden berbat olduğunu siesta denen ve her yerin kapalı olduğu 3 saatten anlamak mümkün. Çocukların varlığı ise ayrı bir eğlence. Onlar kendi dünyalarını yaşarken bizde bizim gibi çocuklu ailelerle tanışıyoruz. Bu durum bize tanımadığımız bir ülkede sosyalleşme imkanı sağlıyor. Daha 3 gün geçmesine rağmen italyanca konuşmaya başlamak ise ayrı bir keyif. Sanırım 3 ay dolduğunda epey italyanca öğrenmiş oluruz.
Padova

Padova

Padova'daki evimiz

Bir ağaç altında mola verirken. Padova botanik bahçesine gitmeden  hemen önce.
   

5 Temmuz 2013 Cuma

IGOUMENITSIA (YUNANISTAN)-ANCONA (ITALYA)

Meteora'da bir gece kalıp gezdikten sonra yaklaşık 2,5 saatlik bir yolculuk sonunda İgoumenitsia'ya vardık. İlk olarak limanda check-in işlmlerini tamamladık. Geminin kalkmasından 2 saat önce limanda olmamız gerekiyordu ve bizim 3 saat vaktimiz olduğu için biraz çocuk parkında oyalanıp denize girmeye karar verdik. İgoumenitsia çok döküntü halde bir kasaba. Sahil dışında lana her yerde yarım kalmış inşaatlar, harabe gibi evler dikkatimizi çekti. Ancak denize girmek hem bana hemde çocuklara çok iyi geldi. Limanda geminin gelmesini 1 saat beklemek zorunda kaldık ve gemi 30 dakika rötarla hareket etti. Buna rağmen gemideki kamaramızın konforu ve deniz havası son derece keyifliydi.
Gemi'de seyahat edenlerin neredeyse %90' ı daha ucuz olduğu için kamara almamış, bunun yerine gemide buldukları her yere bir yatak serip uyumayı tercih ediyorlar. Güvertede çadır kurandan, küçük bir tüpte yemek pişirene kadar her türde insan gördük. Sanırım onlarda bizim için kamaralarda seyahat eden burjuvalar falan diye yazmışlardır bir yerlere. Gemiye binmeden bira ve yiyecekleri igumenitsia'dan bir marketten aldık. Gemide herşey pahalı. Sadece geminin havuzu ücretsiz ama bizde mayoları arabada unuttuğumuz için havuza giremedik. Gemi Ancona'ya yanaşmadan 1 saat önce görevliler gelip kamarayı boşaltın dediler, böylece dönüş seferi için odaları tekrar hazırlıyorlar. Arabalara ise ulaşmak için geminin limana demirlemesini beklemek zorunlu. Daha öncesinde arabaların olduğu garajlara girmek kesinlikle yasak. Ancona'ya öğlen 12 civarı ulaşabildik (yerel saatle). Buradan otobanı kullanarak bologna-padova yaklaşık 4,5 saat sürdü. İtalya otobanı Yunaistanla kıyaslanmayacak kadar kötü. Yollarda çok fazla bozuk zemin var. Dahası otobanda hız limiti 130 olmasına rağmen biz 130 la kağnı gibi kaldık. Sol şeritte en az 160 km/saat hız var. ahası otoban inanılmaz kalabalık. Yoğun ve süratli trafik bizi çok yordu. Bu yolda araba kullanacaksanız özellikle tırlara dikkat edin. Eğer sizin şeridinize sinyal yakarsa sinyal daha 2 kez yanmadan sizin şeride geçiveriyorlar, üstelik bu esnada sizin varlığınızın hiç bir önemi yok. Eğer bir tır sinyal yakarsa hemen frene basıp kendinizi koruyun. Yoksa kaza olması kaçınılmaz. Zaten bizde yolda 2 kaza 1 de alev alev yanan kamyon gördük.
Igoumenitsia'da parkta

Gemi beklerken

Nihayet gelen gemi

Kamaramız
Ancona Limanı

METEORA-KALAMPAKA YUNANİSTAN

Meteora UNİCEF tarafından koruma altına alınmış büyüleyici bir yer. Yunanistan otobanındaki rahat seyahaten sonra hayli virajlı bir yoldan ulaştığımız Meteora'da daha önce intenetten yer ayırttığım Zozas rooms' da kaldık. Meteora ile ilgili bilgi internette her yerde var olduğunda ben sadece bir kaç resim paylaşmakla yetiniyorum.
METEORA

Kalampaka, Kastraki' de kaldığımız pansiyona yakın bir çocuk parkında  Ece ve Efe eğleniyorlar.

Meteora'daki manastırlara şort, mini etek ve kadınlar için pantolonla girmek yasak. Erkekler mutlaka pantolonlu olacak, kadınlar ise her manastırın girişinde verilen etekleri bellerine sarmak zorunda. Ece'de bu etekliklerden biriyle. 

Meteora

Meteora