Italya daki yaşantımız tüm güzellikleri ve hızıyla sürerken ve bende tam kendimi kaptırmış sık sık bu bloga yazılar ve resimler eklerken bilgisayarım bozuldu. Zaten hayli eski ve sorunları olan dizüstü bilgisayarım beni terk etmeye İtalya da karar verince blog da yazılamaz oldu. Gerçi kızımın tableti bilgisayar ihtiyacımızı bir nebze gidersiyse de o gereksiz ve saçma aletle blog yazmaya kalkmadım.
Burada hazır yeri gelmişken merak edenlere bilgi vereyim, yurtdışından en azından İtalya'dan bilgisayar almak sanıldığı gibi avantajlı değil. Fiyatlar bizden 100-300 TL kadar ucuz (modele göre değişiyor). Buna karşılık yetersiz garanti kapsamı, yabancı dilde işletim sistemi (ki çözümü kolay) ve yabancı alfabeye uygun tasarlanmış klavye ile karşılaşıyorsunuz. Bende bu nedenlerle buradan bilgisayar almaya kalkmadım. Bundan sonra yazmaya aklıma geldikçe devam ederim ama şüphesiz artık İtalya'da olmadığım için aynı heyecan ve istekle devam etmeyecektir.
Italya'da 3 ay
1 Temmuz-30 Eylül arası canım eşim Aynur, kızım Ece ve oğlum Efe ile ailece İtalya' ya gidiyoruz. Hazırlık aşamasından geri dönüşe kadar artık ne paylaşabilirsek :)
6 Ekim 2013 Pazar
10 Ağustos 2013 Cumartesi
VENEDİK
Tabii ki sıra Venedik'te. Çok şanslıyız ki Venedik Padova'ya sadece 40 km uzakta ve trenle 20 dakikada (hızlı tren olmazsa 40 dakikada) ulaşmak mümkün. Sabah gidişte Padova'dan 20 dakikada Venedik S. Lucia İstasyonuna indik. Şehir daha gardan çıkar çıkmaz sizi büyülüyor. Tam anlamıyla yaşayan (hatta yüzen denebilir) tarihin içindesiniz. kanallar üzerinden geçen köprüler, daracık sokaklar, zemin yapısından dolayı bir kısmı eğilmiş binalar, kule ve kiliselerle muazzam bir yer. Çok yer gezdim diyemem ama pek çok insandan da hatırı sayılır çoklukta gezmişliğim vardır. Gerek yurt dışında gerekse ülkemizde pek çok şehri dolaşma imkanı buldum. Hatta genelde bu şehirleri sadece konaklamak düzeyinde değil mümkün mertebe detaylarıyla görmeye anlamaya çalıştım. Bunların arasında Venedik gerçekten Avrupanın Balkonu ünvanını fazlasıyla hak eden bir konum ve güzelliğe sahip. Şehrin inanılmaz kalabalık S. marco meydanının güzelliği anlatılamaz. Ama dar, ara sokaklar, turistlerin hiç olmadığı minicik köprüler de en az bu ünlü meydan kadar keşfedilmeyi ve övgüyü hak ediyor. İstasyondan S. marco meydanına kadar olan kısmı yürüyerek gezip meydandaki ünlü Dükler sarayı, kule ve S. Marco Bazilikasını gezdik. Dönüşte ise vapuretta adı verilen teknelerle istasyona dönmeyi tercih ettik. Vapuretto bir bakıma bizim belediye otobüslerinin denizde gideni desem yalan olmaz. Çok kalabalık. Oturmayı eğer çocuklu veya hamile değilseniz hiç hayal etmeyin. Tıklım tıklım dolu küçük teknede o iskeleden bu iskeleye dur kalk dur kalk. Bunun yerine eğer cüzdanınıza güveniyorsanız kanalda seyahat edebileceğiniz deniz taksileri veya daha romantik olsun diye gondolları tercih edebilirsiniz. Taksileri bilmiyorum ama gondol 100 eur fiyattan kapı açınca bir pazarlıkla bile uğraşmanın nafile olduğuna karar verip gondola binmedik. Belki gelecek sefere bineriz. Yani yine gideceğiz :)
Türk çeşmesi, S. Marco Bazilikasında yer alan ve İstanbul hipodromdan getirilen 4 at (mahşerin 4 atlısı dendiğini duymuştum) gibi bizden de bir takım izler bulmanız mümkün (Özellikle müze ve saraylardaki tablolarda). (Bilmeyenlere özel not: İstanbul yani eski adıyla Konstantiniye de bugünkü Sultan Ahmet' te yer alan bir hipodrom varmış. Günümüzde bu hipodromdan kalanlar ünlü dikili taşlar ve deniz tarafındaki duvar kısmı, atlar bu hiporomdan 4. Haçlı seferleri sonrası getirilmiş).
Türk çeşmesi, S. Marco Bazilikasında yer alan ve İstanbul hipodromdan getirilen 4 at (mahşerin 4 atlısı dendiğini duymuştum) gibi bizden de bir takım izler bulmanız mümkün (Özellikle müze ve saraylardaki tablolarda). (Bilmeyenlere özel not: İstanbul yani eski adıyla Konstantiniye de bugünkü Sultan Ahmet' te yer alan bir hipodrom varmış. Günümüzde bu hipodromdan kalanlar ünlü dikili taşlar ve deniz tarafındaki duvar kısmı, atlar bu hiporomdan 4. Haçlı seferleri sonrası getirilmiş).
28 Temmuz 2013 Pazar
Verona
Verona, opera, Romeo ve Juliet, sanat ve kültür şehri. Her yıl Arena di verona'da opera festivali dünyadan milyonlarca turistin yanı sıra italyanları da bu şehirde toplayan en önemli etkinliklerden biri. Gerçekte yaşamış olmalarına, sadece bir roman kahramanı olmasına rağmen Romeo' nun Juliete aşk şarkıları okuduğu balkonun yer aldığı müthiş bir şehir. Çok laf üretmek yerine bir kaç fotoğraf koymam daha iyi sanırım. Kuzey İtalya'ya gelirseniz mutlaka gezilecek bir yer. En az 2 gün ayırın. Biz hepi topu 40 dakika uzakta olduğumuzdan tekrar bir akşam kaçamağı yaparız diye burada kalmadık ama 1 günde bile müthiş keyif aldık. Geleceklere tavsiyem mutlaka Verona card almaları. 3 yerden fazlasını gezecekseniz kesinlikle daha ucuza geliyor. Kişi başı 15 Euro. 7 yaşa kadar çocuklar zaten ücretsiz. Daha büyük çocuklar için bazı yerler ücretsiz bazı yerler ise 1 euro. Görülecek yerler listesi yapmıyorum her yeri görmeye bakın :). Fotoğraflarda da göreceğiniz gibi anlatamadığım tarihinin yanı sıra yemyeşil bir şehir burası. Şehir UNESCO dünya mirası koruması altına alınmış durumda.
Arena di Verona |
Arena di Verona |
Torre dei Lamberti |
Torre dei Lamberti' den Verona manzarası |
Verona |
Juliet'in balkonu |
Museo di Castelvecchio girişi |
Porte Caligero |
27 Temmuz 2013 Cumartesi
Cittadella
Cittadella, Padova' nın kuzeyinde yer alan küçük bir yerleşim birimi. Buranın en önemli özelliği orta çağdan kalma bir kale-şehir yapısını muhafaza ediyor olması. Elips şeklinde bir hendekle çevrili yeni elips şeklindeki kale duvarları üzerinde çepeçevre yürümek mümkün. Duvarlar 14 metre yükseklikte ve toplam 1461 metre uzunluğa sahip. Kalenin 4 tane giriş kapısı var. Duvarlar sadece bir yerde tamamen yıkılmış ve o bölgeyi kısa bir köprü üzerinden geçiyorsunuz. Bu kısmın ya 16. yüzyıldaki bir kuşatmada ya da 17. yüzyılda yıkıldığı düşünülüyor. Bu bölgedeki yerleşim bronz çağına dek dayanıyor. 1220 yılında şehir bugünkü duvarlara çevrilmiş olarak inşa edilmiş. Bir süre Avusturya ya bağlı olan şehir günümüzde Padova'ya bağlı. Bizim için çok sıcak bir gün olmasına rağmen çok keyifli bir geziydi. Tabii gezimizi çocukların hoşlanacağı bir parkta sonlandırarak onlarında bizim kadar keyif almasını sağladık. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, biz canım İstanbul Surlarını ne hallere getirdik, onlar 1,5 km uzunluğunda bir suru nasıl koruyorlar. Bizde yapılan "restorasyon" rezaleti zaten evlere şenlik durumda. Güzelim Yedikule zindanlarını bile korumak bir yana konserde kullanıcam diye asfaltla, betonla kaplamayı başardık. Surların çoğu yerine girmek olanaksız, zaten tekin de değil. Böylesine bir mirasa sahip olup da bu kadar onu umursamayan, onu vahşice katleden başka bir yer var mıdır gerçekten bilemiyorum.
Bir internet sitesinden bulduğum Cittadella'nın kuşbakışı görünüşü |
Cittadella giriş |
Kale duvarlarına çıkış |
Cittadella |
Cittadella |
Cittadella |
Cittadella |
Cittadella |
22 Temmuz 2013 Pazartesi
CHIOGGIA
Chioggia, Venedik' in hemen altında (güneyinde) yer alan bir kasaba. Hafta sonları denize gittiğimiz Sottomarina' da bu kasabada yer alıyor. Chioggia kanalları nedeniyle "Küçük Venedik" olarak da adlandırılıyor. Buradan Palestina ve Lido adalarıyla Venedik'e deniz yoluyla ulaşmak mümkün. Palestina ve Lido tıpkı Sottomarina gibi plajlarıyla ünlü. Chioggia' da pazar günleri gün batımında yerliler geleneksel kıyafetleri ile sokaklara çıkıyormuş, ancak biz 2 kadın dışında kimseyi görmedik bu tür kıyafetler le ve ne yazıkkü onlarında fotoğrafını çekmeyi akıl edemedim. Deniz mahsülleriyle ünlü bölgede gelen turistler fast food usulü dizayn edilmiş self service restoranlarda yemek yemek için uzun kuyruklar oluşturuyorlar. Küçük olmasına rağmen gerçekten görmeye değer bir yer. Bu küçük yerleşim yerinde dikkati hemen çeken St. Andrea çan kulesi Avrupanın en eski çan kulelerinden biriymiş ve üzerinde ki saat bazı kaynaklarda dünyanın eski saati olarak adlandırılıyor. Buraya arabayla gelecek olursanız vakitlice gelmeye bakın çünkü bu bölgeye araçla girilemediği için dışarda bir yerlere park ediyorsunuz ve yerler hemen kapılıyor. Biz şanslıydık ki çok yakın bir yerde park yeri bulduk.
Chioggia |
Chioggia |
Chioggia |
Chioggia |
Chioggia |
20 Temmuz 2013 Cumartesi
İtalya da yaşam giderleri
Diyelim ki İtalya'ya geleceksiniz ancak haftada ne kadar harcarım merak ediyorsunuz. Buyurun şimdiye kadar olan gözlemlerimiz; (Tabii tatil amaçlı 3-4 günlüğüne turla geleceklere pek hitap etmeyebilir, ben evde uzun süreli kalışlar için bilgi veriyorum)
1- Öncelikle ev kirasını cebinize koyun. Ev için ekstra masraflar var mı mutlaka öğrenin ve bunun için gerekli parayı da hazırlayın (örn, ev kirasına su parası ya da ısınma/soğutma giderleri dahil mi vb..)
2- Alışverişin olmaz sa olmazı beslenme. Bunun için açık pazarlar var. Mutlaka kaldığınız yerdeki açık pazarları öğrenip oradan alışveriş yapın. Hem çok taze hem bol çeşit hemde ucuz. Haftalık sebze/meyve gideriniz 4 kişilik bir aile için 10-15 eur civarı.
3- Alkollü içecekler genelde çok uygun (viski 5-10 eur, votka 3-10 eur, bira 0,5 - 3 eur arası).Alkolsüz içeceklerde (süt, meyve suyu) 0,5 eur-1,5 eur civarında (litresi)
4- Kıyafet alışverişi pahalı gibi gözükmesine karşın, genelde turistlerin hücum ettiği yerler değilde ara sokakları keşfederseniz uygun fiyatlara çok daha kaliteli ürünler bulmak mümkün. İtalyanlar kıyafet alışverişleri için de sıklıkla açık pazarları tercih ediyorlar. Ürünler hakikaten çok uygun ama almadığımız için kalitesini bilemiyorum. (Biz kıyafetlerimizi Milanoda özel moda evine diktiriyoruz ondan pazardan almadık , şaka şaka biz gerekli tüm kıyafetleri yanımıza almıştık).
5- Market alışverişi için tavsiyem farklı marketleri kıyaslamanız. Turistik merkezlerde 2 eur fiyatında bir ürün bu bölgenin dışında bir markette 0,5 eur olabiliyor (mantık bizle aynı turist kazıklanır :) ). (Ins supermercato iyi bir seçenek ama Padova dışında var mı bilmiyorum)
6- Temizlik ürünleri gerçekten çok ucuz (deterjan, sabun, şampuan vb..) (Aqua & sapone mağazaları iyi fiyatlı ve bol çeşitli, önünden geçerseniz bir katalog alıp fiyatlar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz)
7- Parfümeri/kozmetik markasına göre değişen fiyatlarda (çok ucuzdan anormal pahalıya kadar her şey var). Sephora Fransa'dan da bildiğim ve sevdiğim mağazalar arasında.
8- Müze/saray/villa girişleri = tek kelime ile pahalı, mutlaka turism office'den turist kartları sorun. pek çok yeri çok daha ucuza ziyaret edebilirsiniz.
9- benzin/dizel: bizden ucuz ama benzin istasyonları farklı fiyatlara satıyorlar. Self service istasyonlar ve otoban dışındakiler daha ucuz. (örneğin son aldığım dizel 1,59 eur/litre fiyattaydı)
10- Son olarak rahatınızı bozmadan, yiyip-içip, gezip kira hariç ayda 200 eur ile geçinebilirsiniz. Tabii bu rakam sizin ne kadar alışveriş delisi olduğunuza da bağlı :)
1- Öncelikle ev kirasını cebinize koyun. Ev için ekstra masraflar var mı mutlaka öğrenin ve bunun için gerekli parayı da hazırlayın (örn, ev kirasına su parası ya da ısınma/soğutma giderleri dahil mi vb..)
2- Alışverişin olmaz sa olmazı beslenme. Bunun için açık pazarlar var. Mutlaka kaldığınız yerdeki açık pazarları öğrenip oradan alışveriş yapın. Hem çok taze hem bol çeşit hemde ucuz. Haftalık sebze/meyve gideriniz 4 kişilik bir aile için 10-15 eur civarı.
3- Alkollü içecekler genelde çok uygun (viski 5-10 eur, votka 3-10 eur, bira 0,5 - 3 eur arası).Alkolsüz içeceklerde (süt, meyve suyu) 0,5 eur-1,5 eur civarında (litresi)
4- Kıyafet alışverişi pahalı gibi gözükmesine karşın, genelde turistlerin hücum ettiği yerler değilde ara sokakları keşfederseniz uygun fiyatlara çok daha kaliteli ürünler bulmak mümkün. İtalyanlar kıyafet alışverişleri için de sıklıkla açık pazarları tercih ediyorlar. Ürünler hakikaten çok uygun ama almadığımız için kalitesini bilemiyorum. (Biz kıyafetlerimizi Milanoda özel moda evine diktiriyoruz ondan pazardan almadık , şaka şaka biz gerekli tüm kıyafetleri yanımıza almıştık).
5- Market alışverişi için tavsiyem farklı marketleri kıyaslamanız. Turistik merkezlerde 2 eur fiyatında bir ürün bu bölgenin dışında bir markette 0,5 eur olabiliyor (mantık bizle aynı turist kazıklanır :) ). (Ins supermercato iyi bir seçenek ama Padova dışında var mı bilmiyorum)
6- Temizlik ürünleri gerçekten çok ucuz (deterjan, sabun, şampuan vb..) (Aqua & sapone mağazaları iyi fiyatlı ve bol çeşitli, önünden geçerseniz bir katalog alıp fiyatlar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz)
7- Parfümeri/kozmetik markasına göre değişen fiyatlarda (çok ucuzdan anormal pahalıya kadar her şey var). Sephora Fransa'dan da bildiğim ve sevdiğim mağazalar arasında.
8- Müze/saray/villa girişleri = tek kelime ile pahalı, mutlaka turism office'den turist kartları sorun. pek çok yeri çok daha ucuza ziyaret edebilirsiniz.
9- benzin/dizel: bizden ucuz ama benzin istasyonları farklı fiyatlara satıyorlar. Self service istasyonlar ve otoban dışındakiler daha ucuz. (örneğin son aldığım dizel 1,59 eur/litre fiyattaydı)
10- Son olarak rahatınızı bozmadan, yiyip-içip, gezip kira hariç ayda 200 eur ile geçinebilirsiniz. Tabii bu rakam sizin ne kadar alışveriş delisi olduğunuza da bağlı :)
18 Temmuz 2013 Perşembe
Trieste
Trieste, İtalyanın kuzeyinde tam sınırda nefis bir liman şehri. 13 Temmuz Cumartesi günü Padovadan 2,5-3 saatlik bir yolculuktan sonra Trieste'ye varıyoruz. İlk hedef hemen girişte yer alan "Castello di Miramare". Sade dış mimarisine tezat inanılmaz bir iç mimari ve dekorasyona sahip yapı yine harika bir bahçenin içinde yer alıyor. hava çok sıcak, bizim karnımız aç, ve çocuklar denize girme telaşında olduklarından bahçeyi pek gezemedik. Oradan şehre indik. İlk durağımızda yer alan turist bürosundan aldığım bilgi doğrultusunda şehir içinde park yeri aramaktansa hemen girişteki katlı otoparka arabamızı park ettik ve yürüyerek şehir merkezine indik. Şehir tabii ki Padova dan çok daha büyük. Bu büyüklük biraz daha çevre kirliliği, artmış dilencilik ve artmış fakirlik olarak dikkati çekiyor. Fakirlikten kastım halkın fakir olmasından ziyade evsizlerin sayısındaki artış. Doğrusu Padova'da hiç rastlamadığımız, yaşamını çöp kutularından çıkanlarla idare eden insanlara epeyce rastladık. Tabii eğer Trieste'ye turla falan gider, direkt şehir merkezine girerseniz bu görüntüleri de görmezsiniz. Şehir merkezi müthiş bir mimariye sahip. Her bina ayrı ayrı birer sanat eseri durumunda. Bir liman şehri olmasına rağmen denizin inanılmaz derecede temiz olması ise ayrıca şaşırtıcı. Dahası burası su altı zenginlikleri, canlı çeşitliliği nedenleriyle koruma altına da alınmış durumda. Trieste'de ki binalar vb hakkında bir şey yazmıyorum. Çünkü internette burayı ziyaret etmek isteyenler için bilgi çok.
Trieste yolunda |
Castello di Miramare |
Trieste -detay- |
Trieste |
Trieste |
Trieste |
Trieste |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)